28 Mayıs 2013 Salı

Erkekleri Verimli Kullanma Derneği

Bugün öğle tatilimde Starbucks'ta bir kahve içtim. Tek başıma olduğum için gelen gideni inceledim, yan masadaki muhabbetlere kulak kabarttım.

İki genç kız oturuyordu yanımda, 25-27 yaşlarında. Onlar da iş yerinden çıkmış öğle
tatillerini geçiriyorlardı, boyunlarındaki şirket kartlarından anladım. Biri diğerine haftasonu yaşadıklarını anlatıyordu. Çok hoşlandığı bir çocukla yemeğe çıkmışlar, sonrasında bir kaç kadeh içki için bir mekana gitmişler. Ama o günden sonra çocuk hiç aramamış. Halbuki o gece çok ilgiliymiş bizim kıza. Arabadan inerken kapısını bile açmış. Kendince bahaneler, teoriler üretiyordu kızcağız. Adam kapı açınca, yarın basacak nikahı sana ablacım! Sohbetin arasından girip, "kızım adam ilgilenseydi arardı,bahaneler bulup kendini kandırma, ya o gece senle yatmak için o kadar şirin olmuştur, ya da yattın adamla ilk geceden -bu detayı vermedi ben uyduruyorum- adam bu
yollu deyip tabana kuvvet kaçmıştır. Yazık yanındaki arkadaşı da teselli verme adına ne avuntularda bulunuyor, ne diller ne diller.


Geçen gün de bizim şirkette bir kaç kız konuşurken dinlemiştim, yine benzer hikayeler. Ne oldu şekerim bu erkeklere? Kıtlık mı çekiyoruz? Kışın yağmur yağmadı barajlar boş, erkek sıkıntısı var devlet dışarıdan ithal etsin. Kızlar depresyonda! 


Böyle zamanlarda şükürler olsun evliyim diyorum içinden. Yok adam aradı aramadı, yok yemeğe giderken ne giyeyim, saçımı nasıl yapayım, ilk gece evine davet ederse gitsem mi?, beni beğendi mi?... Bir sürü telaş, sıkıntı. Hayır yanlış anlaşılmasın ben de anamın karnından evli doğmadım, benim de umutsuz günlerim oldu, bana da böyle manyaklar denk geldi zamanında. Belki bir gün benim anlattıklarımı başka bir kadın dinledi. Ama işte insan tok olunca açın halinden anlamıyor. 

Bence bir birlik filan kurmalıyız. Bir database oluşturmalıyız. Herkes randevuya çıktığı erkeğin özelliklerini, adını, fotosunu yükleyip, görüşlerini ve adamın uyguladığı zulümleri sisteme girmeli. Bir erkekle mi tanıştın, tak sisteme giriyorsun, kimdir nedir ne değildir, ne tarz entrikaları vardır hepsi önünde. Iphone uygulaması da olsun ki sistemin her birini tanıdığında bilgisayar bulacağım diye helak olma. Birliğimize ben bir isim buldum bile; "Erkekleri Verimli Kullanma Derneği". Hiç burun kıvırma bence süper fikir. Ben erkek aramıyorum ama hayrına fikri attım ortaya. Bir aya yoğunluktan sistem çökmezse en sevdiğim ayakkabının topuğu kırılsın!

Benimki içeride uyuyor, garibim yarın yapacağı sunumu görüyordur rüyasında kesin, karısı ülkeyi kurtarıyor farkında değil.

Sen database e kaç kişi gireceksin bir hesapla bakalım.


20 Mayıs 2013 Pazartesi

Ne Çektin Be!

Bu haftasonu eşimin yakın bir arkadaşının doğum günü var. Kurdeşen dökmek üzereyim! "Bu kadın da ne manyak,partiye gidiyorum diye dırlanıyor" dediğini duyar gibiyim. Ah canım bir bilsen neler çekiyorum. 

Bu grupta doğum günü etkinliği olduğunda ilk kaos mekan seçiminde başlar. Mekan ucuz olsun ama kaliteli olsun, yemek yiyelim herkes kendi parasını ödesin (20 kişilik bir masada o hesabın kalem kalem bölünmesini Sayıştay çalışanı bile yapamaz). Zaten ne hikmetse o hesata hep açık çıkar(!)
Bir de bu insanların karşıya geçme fobisi var. Hep aynı semtte,aynı cafeler,restorantlar. Mazallah köprüden geçerken köprü yıkılır! Olduğun yakada kal,sağlam olsun. İçim bayıldı aynı yerlere gidip aynı şeyleri yapmaktan.

Hediye olayına hiç girme. Her doğum gününe ellerini kollarını sallayarak gelmek adet bunlarda. Ben şahsen utanırım birine özel bir gününde hediye almamaya. Hadi alışkanlığın yok anladık, o zaman kendi doğum gününde ne hediye beklersin? Seninki can da bizimki patlıcan mı?

Mekana gidilir, yemekler seçilir ve birden gruplaşmalar başlar. Dedikoducu ablalar bir köşeye çekilir ve o gün ne giydin, bu gelen yeni insanlar da kimmiş, şu dansa bak şu dansa dedikodularına başlarlar.  Rahat rahat eğlenemezsin.





Tüm bu olan bitenin arasında kocam ne yapar? Ortada garip bir durum yokmuş gibi hayatı olağan akışına bırakır. Gel de gırtlaklama bu adamı! Aman diyeyim sakın bir laf etme.Dırdırcı ve herşeyi abartan kadın damgasını yemek istemiyorsan çok eğleniyormuşsun havasına bürün. İleride kanser olduğunda anlatırsın içindekileri.

Alkol seviyesini ayarlayamayanlara gelelim şimdi. Ah be abicim ağzınla içeceksin o vodkayı. Hadi sen içmeyi bilmiyorsun,sapıtıyorsun. Bizim günahımız ne? Her gece çıkışımızda biz mecbur muyuz seni toplamaya, karının sinir krizlerini çekmeye? Dostuz biz, iyi günde kötü günde anladık da neden bu kötü günler hep sana denk geliyor?

Cumartesi gecesi eve dönüşümüzü şimdiden görür gibiyim. Ben; "Ahmet yine içti içti sapıttı,kaç yaşında adam ne diye bu kadar içiyor", "Bu kızlar neden bu kadar dedikoducu?" "Hesabın açık kalan kısmını niye yine biz ödedik?" dırlanmalarını yaparken, benimki yine Pollyanna kişiliğine bürünecek ve bana saldırmaya başlayacak. "Hasta mısın sen?, psikolojik sorunların var senin,kimseyle geçinemiyorsun. Ne var yani çocuk içmiş dertlenmiş,biz de dostu olarak onu topladık. Hesaptan açık kalan 120TL'nin lafı mı olur!" Vs.vs.

Ya şalteri kapayıp duymazdan geleceksin ya da karşılık verip gecenin iyice içine edeceksin. Yatağa küs gitmek istemiyorsan çeneni kapayacaksın ablacım, giden huzurun,sağlığın,paran olacak ama kocan mutlu yatacak.

Kabusunda görüşürüz kocacım!

16 Mayıs 2013 Perşembe

Ve Erkek Kadına Sorar...

 Dün akşam Kuzey Güney'i izledin mi? Ben izledim izlemez olaydım! Kuzey(Kıvanç Tatlıtuğ) sevdiği kadına evlenme teklif etti. Sade, gösterişten uzak ama bir o kadar samimi ve aşk dolu bir teklifti. Gece hasetimden uyuyamadım! Bana yapılan teklif aklıma geldikçe o yastığı adamın kafasına bastırasım geldi.

Bir kızın hayatındaki en büyük hayallerinden biridir evlenme teklifi. Bu Türkiye'de de böyledir,Amerika'da da. Barbielerle oynayarak büyüyen bir ırk olduğumuz için,anne olmak,çocuk yapmak ufakken genlerimize gizlice işlenmiştir. Prensin beyaz atlı olmayabilir, hatta eşşekle bile gelenine kabul dediğimiz bu devirde ne olursa olsun evlenme teklifinden taviz vermeyiz. Romantik, bol kırmızılı, tek taşlı, müzikli, şiirli bir teklife hangi kadın hayır diyebilir ki?

Ben bana edilene evet dediysem sanma ki dünyayı tersine döndürdü, dünyamı başıma yıktı resmen! Çok seviyordum, koca buldum evleniyorum sevinciyle kaynadı gitti aradan.

Ortam kendi eviydi, ne bir mum ışığı, ne kırmızı gül, kaktüs bile yoktu be adam! Loş ortam yaratmak için önceden ışıkları söndürdü, açtığı kutunun içindekini göremedim karanlıktan. Hoş ışık olsa da pek görülebilitesi yüksek boyutta bir taş değildi. Işıkları yakınca güzel bir konuşma bekledim, "sen hayatımın kadınısın, çocuklarımın anasısın, ömrümü seninle birleştirmek istiyorum" vs...
O ne dedi? "Eeee ne diosun bu işe?" 
Moralim o kadar bozuldu ki, hissettirmemeye çalıştım. Hayalimi çalmıştı benden,ilk heyecanımı çalmıştı, hatta içine etmişti. Çocukken geceleri uyumadan önce hiç böyle şeyler düşünmemiştim ben. Ah o yüzük?? Buradan itiraf ediyorum, üzülmesin diye beğenmiş gibi yaptım ama hep nefret ettim o yüzükten. Kocam pinti biri değildir, bu işlerden de az çok anlar. Bana teklif yapacağı ay apartmanda çatı masrafları gündeme gelmiş, yüklü bir aidat ödemesi yapmış. Benim 1 karatın parası o lanet çatıya gitmiş. Ah be adam o çatı parasını sonra verseydin nolurdu? 2-3 dandik tuğla kadar değerim yok muydu? Yada birisinden borç almak bu kar mı zordu?

İşin en kötü tarafı insanlar heyecanla "nasıl teklif etti?" diye sorduklarında onlara bu kıytırık hikayeyi anlatamayacak olmak. Derya ona yapılan o muhteşem evlenme teklifini belki yüz kere ballandıra ballandıra anlatmışken, "benim bey bana kendi evinde karanlıkta büyüteçlik bir yüzükle teklifte bulundu" diyemedim,diyemem!!! Kendi çapımda olaya komiklikler katarak, aslında şöyle bir şey ayarlamış ama aksiklikler çıkmış palavralarını uydurarak sempatik bir teklif anlatıyorum her yerde. Her anlatışta içimde bir yer sızlıyor. Bunu hiç bir zaman dile getirmedim kocama, o da anlamadı, gayet iyi rol yaptım. İlk defa sana anlatıyorum. Rahatlarım sanmıştım ama sanırım benim wc de ağlama molasına ihtiyacım var...

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Can Boğazdan Gelir(!)

Siz hiç evliliğinize renk katmak için tatile çıktınız mı? Biz çıktık. Bu rutinlikten biraz sıyrılmak, birbirmize daha çok vakit ayırabilmek,seks hayatımıza renk katmak ve geceleri yorgun olmadan tadına vara vara sevişebilmek için bir haftalık bir kaçamak yaptık. Afedersin alışmadık g.... don durmazmış başımıza gelmeyen kalmadı.

Yanıma şu pembe tüylü kelepçelerden aldım giderken. Kırk yılın başında bir fantazi deneyelim
istedim valla başka bir amacım yoktu. Havaalanındaki güvenlik bu haraketime sanırım başka amaçlar yükledi ki el çantamı açtırıp kelepçeyi çıkarttırdılar.  Halimi bir düşün; sırada bir sürü insan, çantamdan çıkan pembe bir kelepçe ve bunu uluorta sallayarak "hanımefendi bu aleti niye taşıyorsunuz?" diye beni sorguya çeken bir görevli. Part time polisim ben, milleti tutuklayıp pembe kelepçe takıyorum. İkoncan bir polisim, kelepçelerim ondan pembe.Hey allahım!!
Kocamın bana bakışını hiç unutamam. Tüm havaalanı sanki işaret parmaklarını bana uzatmış "sapık sapıkkk!" diyordu. Kazasız belasız kelepçemizi güvenliğe bırakarak uçağımıza bindik. Benimki dır dır dır..

Otelimize vardık ve benimki koşa koşa öğle yemeğine indi. Halbuki filmlerde odaya ilk gelindiği anda sevişilirdi. Aç ayı oynamaz şekerim! Açık büfeyi gören kocam tabak tabak yemeği mideye indirdikten sonra ağırlaştı haliyle, öğle uykusuna yatmak istedi. Bana yine yalnız dakikalar kaldı. Odada kitap okumaya daldım. Adam yattıktan 15 dakika sonra bir feryatla tuvalete koştu. Cır cır olmuş bizimki! O kadar yemeğe az bile! Gitti bizim ilk gün. 10 dakikada bir tuvalete giden bir kocayla ne tarz bir fantazi kurulur bilemedim.
Neyse ki ertesi sabah biraz toparladı mideyi. Akıllanmış olacak ki normal insan dozunda yemeğe başladı.


Türk insanıyız, başımıza ne gelirse yemekten gelir. Adam mideyi bozdu diye söylenirken ertesi gün öğle yemeğinde ilk defa denediğim bir yemek bana alerji yaptı. Vücudumun her yerinde ufak kırmızı kabarcıklar çıktı. Bir de nasıl bir kaşıntı anlatamam. Uyuz olmuş gibi hart hart! Kaşıdıkça azdı benim kabarcıklar. Otelin doktoruna gittik, bir nevi gıda zehirlenmesi teşhisi koydu. İşin kötüsü benim pimpirikli kocam bu kabarcıkların bulaşıcı olacağı inancıyla 2 gün yanıma yaklaşmadı. Etti mi sana 3 gün. Tatilin ilk 3 günü bizde tık yok.
Sonrasında zaten heves meves kalmadı. Zoraki bir iki deneme dışında kardeş kardeşe bir tatilimiz oldu. Otele ödenen onca paraya mı yanarsın, yıllık izninden eksilen günlerine mi yanarsın. Romantik-erotik film tadında bir tatil hayal ederken traji-komik bir film çektik.

Acaba güvenlik görevlisi benim kelepçeyi ne yaptı?

14 Mayıs 2013 Salı

Tatil Cehennemi!

Yaz geliyor... Havalar ısınmaya başladı, yıllık izinler sisteme giriliyor. Eh bizim evde de çekişmeler başladı. Tatile mi gidiyoruz savaşa mı ben anlamadım.
Evlenince - eğer geleneksel bir ilişikin varsa- tatile kocanla çıkıyorsun. Başka seçenek yok! Herkesin yapmak istediği tatil farklı olunca da buyur buradan yak.

Geçen yaz tatilimiz benim için bir kabustu. Eşimin bekar bir erkek arkadaşı da bize katıldı. Başta gayet sempatik gelmişti bu fikir,muhteşem 3lü bile olabilirdik. Ama o sevimli adam bir anda karı kız telaşına düşüp,bizi sadece taksi parasını paylaşacak enayiler olarak görünce korku filmi senaryosuna daldık. Gittiğimiz her plajda kızların üstüne atladın da noldu Salih? Tatilimizin 3.gününde plaj magandası olarak sen ün saldın, biz de magandanın arkadaşları olarak mimlendik. Hele o barlardaki dansların!! Apaçi mi desem, kro mu desem, ben sana ne desem bilemedim. Hayır adam kız bulamadıkça coştu. 

Hele pintiliği! Dedikodu gibi olmasın ama bir kadeh içkiyle tüm gecesini geçirdiğini biliyorum sırf para vermeyeyim diye. Eh hal böyle olunca millet bistrolarda yayarken biz ayakta maaş kuyruğu bekler gibi kaldık. Topuklarım hala nasır içinde! Allah belanı versin Salih!


İnsan biraz anlayışlı olur, bunlar yeni evli sayılır der, başbaşa plan yapmak ister der dimi? Salih kız bulamadıkça bize musallat oldu. Akşam mum ışığında yemek yerken, tekne turunda, orman yürüyüşlerimizde yanımızda bonusumuzla beraberdik. O tatil katil olmadıysam lanet olsun içimdeki insan sevgisine!

Bu seneki tatil planlarımızı Salih,Mehmet,Osman... bilimum bekarlardan uzak tutmaya çalışıyorum. Bizimki hala Darüşşafaka rolünde birilerini peşimize katma çabasında. Ama yemezler! Öyle rafting,bunge jumping,yamaç paraşütü de olmayacak kocacım bu sene. Tüm gün malak gibi güneşlenip,geceleri de kendimi alkole vuracağım.

Sırtıma yağ sürer misin kocacım?


Bir Evliliği Kaç Yılda Eğitirsin?



Yine ben.. Araya giren upuzun bir dönem ve belki de unutulmuş bir kadın. Yapma ama! Herkesin hayatında böyle boşluklar olabilir. Eğer beni özlediysen kaldığımız yerden başlayalım, ne dersin?



Evliliğim yıllara inat devam ediyor. Daha bir durgunlaştı deniz. Kavga gürültü tabii ki de var,tuz ve biber olayı. Ama sanki biraz daha oturdu bir şeyler. Bir kere aynı evde yaşama denklemi az çok çözüldü gibi.




Mesela uyku problemine bir çözüm bulundu sonunda. Evliliğin ilk yıllarında illaki aynı anda ayatağa gitme gibi bir kaide oluyor. Karı koca olunmuş, o yatağa o kadar para verilmiş beraber yatılmazsa sihir bozulacak sanki. 




Benimki erken yatmayı sevenlerden. Bir nevi tavuk. Ben de gece kuşu. İlk yıllarda saat 10 dedin mi cup yatağa! Dön Allah dön uyku gelmez! Koyun,kuzu,inek ne sayarsan say o gece geçmez. Hele ki yanındaki adam beş dakika içinde horlaya horlaya uykuya dalmışsa katil olmamak elde değil. Yok arkadaşım,ben uykum gelmeden yatağa giremem. Bu tavrımı ortaya koydum ve artık kocam erkenden yatıyor ben de kendi başıma biraz internet,biraz kitap,biraz tv vakit geçirip, ne zaman uykum gelirse o zaman yatıyorum. Beraber yatağa girdiğimiz zamanlar da oluyor tabii ki ama sevişmeden sevişmeye. 



Bir de misafir sorunu var,çözülmesi TÜBİTAK'tan beklenen. Her haftasonu yemeğe gelmek isteyenler, haftaiçi akşam 10da oturmaya gelip sabahlara kadar yerinden kalkamayanlar, şehir dışından her ay(!) turistik geziye gelenler, senin evini kendi evi gibi benimseyip o kanapeye kök salanlar.


İlk zamanlarda aşçı gibi habire yemek yap, misafir ağırla, deli gibi yorgun bile olsan yüzüne o sahte gülücüğü oturt hedefleriyle geçti evliliğim. O tencereyi kaç kişinin kafasına atasım geldi bilemezsin. Eşim de halkla ilişkiler müdürümüz mübarek. Karşılama,show,espiriler havalarda uçuşuyor. Eh tabii o playstation oynarken onca mezeyi yapan Köle İsauraydı. Ona sadece duş alıp parfümünü sürmek kalıyordu.

Sonunda bir gün resti çektim! Burası House Cafe değil canikom,aş evi de açmadık. Habire gelip yemek güzel,biz gitmek istediğimizde nerde bu insanlar? Bu resti çekerken hafif delirmiş efekti verdim kendime inan o günden beri evimize kim gelecek,kim gelmeyecek ben karar veriyorum. Adını deliye k.... çalıya vermek dedikleri bu olsa gerek.

Az ye Osman göbeğin dağları deviriyor,miden de bizim bütçeyi!!!