9 Ağustos 2011 Salı

Alışveriş Merkezlerine Erkek Oyun Alanı Yapılsın. Lütfen Ama!


İlk alışverişle tanışmam annemle beraber yaklaşık 6 yaşlarımda bir alışveriş merkezine gittiğimiz gün oldu. Hayatımın en güzel günlerinden biriydi! Nedense alışveriş günleri hala hayatımın en güzel günleri. Tüm kadınlar için böyle değil mi? Etrafımda tanıdığım tüm bayanlar alışverişe bayılıyor…

…ve tüm erkekler alışveriş konusunda fobi sahibi.

Erkekler için alışveriş maalesef ihtiyaçtan ibaret. Ayakkabın eskirse yenisini alırsın, yazın 2 adet şort mayo neyine yetmiyor, saçına sürülen jöle dışında kozmetik ihtiyacı ne garip, eve sadece canının çok çektiklerini almak kafi değil mi?
Bu zihniyette olan bir türden Balenciaga’nın yeni sezon çantasını arzulamasını beklemek hele hele etiketteki o fiyata gayet makulmüş gibi tepkiler vermesini istemek hayalden öteye gidebilir mi?

Bizim evin market alışverişini genelde bayan olarak ben yaparım. Cinsiyet ayrımcılığına inandığımdan değil, tek nedenim aç kalmamak!
İlk evlendiğimiz zamanlarda eşimi market alışverişine göndermiştim. Eline alınacaklar listesi bile verdim. Sonuç?

HÜSRAN!

Listede yazan herşey alınmıştı ancak pirinç bölümüne çizik atarken normal bir ailenin (hele ki evine hayırlı olsuna gelenlerin bol olduğu bir dönemde) yarım kilocuk bir pirinçle kaç gün geçirebileceğini düşünmek yerine Nutella’da yapılan indirime odaklanmıştı. En büyük boy koca bir kavanozu zafer kazanmış gibi eve taşıdı ve paketten çıkarırken İstanbul’u feth etmiş Fatih gibi bir surat ifadesi takındı. Eminim o anda öfke okları yerine alkış bekledi.
Aslında salaklık bende. Listeye ne diye sadece meyve yazarsın! Biraz detaya inip açsana konuyu. Sen böylesine karışık(!) bir ihtiyacı kısacık yazarsan adam da 4 adet elma ile gelir eve. Aaaa ama hakkını yemeyeyim aldığı yoğurtla tüm mahalleye leğende cacık yapabilirdim!
Bu ilk ve son denememden sonra market alışverişini emin ellere bırakarak paçaları sıvadım.

Biz genelde beraber kıyafet vb. alışverişe de çıkmıyoruz. Hayır birşey almayacaksam sadece mağaza gezmemde ne sakınca var? En azından  sezon hakkında fikir edinmek de işe yaramaz mı?  Üç saat boyunca hiç durmadan birşeyler almam, sadece gezmemden daha feci sonuçlar yaratmaz mı? Şükreceğine ne diye söyleniyorsun?
Bu gibi durumlarda ben mağaza gezerken eşimi avm girişindeki çocuk oyun alanına bırakamaz mıyım?

Erkekler alışveriş merkezlerinde zamanlarını teknoloji mağazalarında geçirmeyi sever. Bu bizler için çok büyük şans. O son çıkan televizyonlara, oyun konsollarına, telefon modellerine bakarken sen de dilediğince gezebilirsin. Bu teknoloji mağazaları benim için bir nevi erkek oyun alanı. Alışverişe gittiğimizde kocamı Teknosa’ya bırakıyorum. Sağolsun ordaki çocuklar sahip çıkıyorlar bizimkine. İşim bittiğinde onu ordan alıp öyle eve dönüyorum. Arada karnı acıkırsa beni arıyor, karnınını doyurup yine oyun alanına gönderiyorum kendisini.


Nedense aldığımız ayakkabılar ve fiyatları erkeklere hep batar. O bir çift ayak tüm ömür boyu bizi taşıyorlar. Kaliteyi hak etmiyorlar mı? Küçücük bir oyun konsoluna o kadar para vermek normalken sanat eseri bir Manolo Blahnik’e verilen paraya acımak niye? Sen Messi’nin bire bir kopyasını göreceksin diye FIFA,PES oyunlarına döktüğümüz parayla bana da birşeyler alınırdı diyor muyum ben?

Bir de işin kozmetik boyutu var. Erkeklerin kozmetik ihtiyaçları saç jölesi, traş köpüğü ve parfümden öteye gitmiyor. Çok az erkek bilirim nemlendiricinin ne anlama geldiğini bilen. Ama maalesef hayatın kırışmak gibi bir gerçeği var ve biz kadınlar için bu önemli bir mevzu.
Ben 20 yaşımdan beri nemlendirici, 25 yaşımdan beri de göz altı kremi kullanan bilinçli bir tüketici olarak, parfümü, değişik aromatik spreyleri çok severim. Dışarı çıkarken hafif de olsa makyaj yaparım. Tek bir rujla tüm ömrünü geçiren kadınlardan da değilim. Eh hal böyle olunca evde kozmetik ürünler birazcık yer kaplıyor. İlk evlendiğimizde eşimden gelen tepki aynen şöyleydi ; “Bu kadar şeyi ben sürsem Brad Pitt olurum.” 
Allah aşkına sür canım ya!

Erkekler kozmetiklere laf eder ama her zaman da merak ederler. Şahsen benim kocam kremlerim, peelingim hakkında hep bir merak içinde. Akşamları ben krem sürerken pür dikkat beni izliyor. Hatta bir keresinde krem süreyim diye onlarca para verdiğim göz altı kremimi avucuna boca edip tüm yüzüne sürmüşlüğü var. Açıklaması daha bomba: “ben onu eşantiyon sanmıştım, ne öyle ufacık tüp içinde. ”

Erkeklere alışveriş ve zaruri ihtiyaçlarımız konusunda çok açıklama getirmene gerek yok. Nasıl olsa işe yaramayacak. Akışına bırak. Seninle yaşadıkça alışacak ve bir gün elinde kocaman bir paketle çıkagelecek. Çantalarının fazla olmasına söylenen kocan sana çok güzel bir çanta almış olacak veya ayakkabıya onca para vermene söylenen adam o çok istediğin Steve Madden’ı önüne sunacak. İş bu aşamaya gelene kadar sabretmeyi öğren, alışverişe beraber çıkmamaya çalış veya çıkarsan da kocanı erkek oyun alanına bırakmayı sakın unutma. Yoksa tüm gün burnundan gelir. Her aldığını da göstermek zorunda değilsin. Sakla demiyorum ama akşamları önüne sermeyebilirsin. Nasıl olsa o ne aldığınla değil etikette ne yazdığı ile ilgilenecektir. O güzelim elbiseyi alırkenki heyecanını kaçırmaya gerek yok.

Bizler Sex and The City dizisi ile ergenliğini geçirmiş bir nesilken alışverişten uzak durmamızı bekleyen erkeklere söyleyeceğim tek bir lafım var;

"Bu ülkede futbol biter, Play Station çöpe giderse...  üzgünüm ben yine alışverişe giderim bebeğim!"


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder