1 Temmuz 2011 Cuma

Çok Bilinmeyenli Bir Denklem: KAYINVALİDE!



Annesinin kızı derler bana. Çok severim annemi ve çok iyi anlaşırız. Onun yerini başkasının alması düşüncesi beni hep germiştir. Başka bir kadına “anne” demek! Hala tüylerim diken diken oluyor. Ama evleniyorsanız bu acımasız gerçekle illa ki yüzleşeceksiniz.

Kayınvalidemi ilk tanıdığımda eşim bana evlenme teklifi etmişti. Eşimin babası ve annesi ile bir tanışma yemeğimiz oldu. Kendileri şehir dışında yaşıyorlar –arada şansım yağver gidiyor-, onları ziyarete gittik.
Kayınpederimle gayet sıcak ve hoş sohbet bir ilişkimiz olmasına karşın, kayınvalidemde hissettiğim o mesafe ve bir dakika sonra kurda dönüşecek hissi beni inanılmaz germişti. HAKLIYMIŞIM!
Ilk tanışmada az ve öz konuşan, hep bir mesafe koyan sayın kaynanam sonradan hayatımı çekilmez kılan, bilimum tüm zulümleri uygulayan bir canavara dönüştü.

Bir anda beni kendine rakip görmeye başladı. Hadi bu her evlilikte yaşanan bir problem dedik geçtik. Bana alınacak iç çamaşırına bile karışan, burnunu herşeye sokan, oğluna olur olmadık yalanlar uyduran, ailemin damarına basıp kavga için aranan kimseye ne denir?

Daha kız isteme olmadan “bana anne diyeceksin!” diye tutturdu. Marketten çikolatayı almadan kağıdını açıp yemek gibi bir durum bu. Çok zorladım kendimi ama bana bu kadar uzak mesafede duran bir insana, hayatımın en önemli insanının rolünü vermek mümkün olmadı. Sonuç mu? Kendisine hala anne demiyorum ve eminim hala kuduruyor.

Evliliklerde yazılmamış bir kanun maddesi var bence;

“Eğer gelinsen hep sen vereceksin, hep sen yapacaksın. Karşından bir şey beklersen direk saha dışına çıkarsın.”

Sayın kaynanam her bayramda aranmayı ister, her kandilde, her doğum gününde, her anneler gününde, her yılbaşında… Ama kendisinin aramasını gerektirecek bir durum yoktur. Ah be teyzecim seninki can da bizimki patlıcan mı? Biz doğmadık mı? Bizim özel günümüz hiç yok mu? Beni özel günlerde arama servisi olarak mı aldın oğluna?

Düğün hazırlıkları esnasında kayınvalide zulmü görmeyen kadınlara hep özenmişimdir. Şahsen benimki Kazıklı Voyvoda’dan beter bir hal aldı. Tüm mobilyacılara gelmek istedi. İki dükkan gezdi, yoruldu, kahve molası istedi. Bir gün içinde insan 5 kahveyi nasıl içer? Toplam dört saatte halledilecek bir sürü işi koca bir gün yapamadık.
Bizim genç olduğumuzu unutup Sülüman dizisinin setine koltuk alıyoruz zannetti. Varaklı, oymalı, kakmalı mobilyalarda ısrarcı oldu, Biz hayır dedikçe asabiyet yarattı. Benim beğendiğim herşeyi özensiz ve çok sade buldu. Aman yanlış anlamayın parasını verdiğinden değil, sadece egosunu tatminden. Kendisinin evimize bir kuruş katkısı yoktur sağ olsun.

Gelinlik seçiminde beni canımdan bezdirdi. Her kabinden çıkışımda aynada gördüğüm benden daha da bir nefret ettim. Ne dediysek anlamadı. Mağaza müdürü kadının olaya el atması sonucunda gelinlik seçimini sonraya bırakma bahanesiyle kendisini olay mahalinden uzaklaştırdık. Sonra ben kendi istediğim gelinliği kendi başıma aldım. Kıyamet kopmadı mı? Alası koptu! Sonuç? Kendi zevkime, bedenime, yaşıma uyun gelinliğimle düğünde ona inat tam karşısında göbek attım.

Bir de bu kayınvalidegillerin gençliklerinde içlerinde kalanlar vardır mutlaka. Bu kalıntıların acısını çıkarmak için gelinlerini beklerler. Bilmem ne yöresinin el dokumasını alamayan kayınvalide, senin minimalist salonunun tam orta yerinde o yöresel desenli halıyı görmek ister. Kabul etmezsen küser hatta benimki gibi kavga bile çıkarır.

Çeyiz olayına giriş yaptığınız gün en kabus gününüz olabilir. Benim annem modern bir kadındır. Yıllar öncesinden, ileride modası geçmesi kaçınılmaz çaputlar koymamış çeyizime. LCD üstüne dantelim yok benim ve bu durum kayınvalideciğim tarafından öksüz evlat muamelesi görmeme sebep oldu. Çok ayıplandık. Çeyizimdeki donanım eksikliği nedeniyle bir de o alışveriş furyasını başlattı. Hala anlamış değilim benim giyeceğim donu neden o seçmek istedi?

Tüm bu savaş, dövüşün yanında bir de eşimi doldurmaya çalışması da cabası! Yazık benimki kuzu gibi sesini çıkartmadan dinleyip “aman boşver kulaklarını kapa” diye bana telkinlerde bulundu hep. Hakkını ödeyemem. Ama sakın sanma ki annesine laf ettirdi. Büyüklerimden hep duyardım, yaşadım kendim de gördüm ve sana verebileceğim en büyük tavsiyem; bir erkek ne olursa olsun hayatta annesinden kopamaz ve hayatta ona tek bir laf bile ettirmez. Bu yasak bölgeye girersen yanarsın!
O istediği lafı eder, kavgasını çıkarır, küser ama sen annesine en ufak bir şey dediğinde panter kesilip sana çemkirir. Aynı şekilde annesi sana istediği zulmü yapar, hakareti eder, bağırır bile ama sen ufacık bir saygısılık yaptığın anda günah keçisi olursun. İlginç bir durum farkındayım ama hayatın acı gerçeği. En iyi çözümü mağdur kişi olup çoğu denilene, yapılana kulağını kapamak. İşte o zaman erkeklerin kadınları koruma iç güdüsü devreye girerse nesli tükenmiş korunmaya muhtaç pandalar gibi sarılıp sarmalanırsın.

Bir de nedense bu kayınvalidegiller dedikoduya bayılırlar. Benimki bana her fırsatta dedikodunun çok günah olduğundan bahsedip hakkımda atıp tutmadığı insan kalmadı. Hayır anlamadığım esas nokta insanlara beni bu kadar kötüleyip sonra onların yanında bana iyi davranması midesizlik değil mi? Dedikodulara inanıp kendine görev biçen, her fırsatta bana pis pis göz süzen teyzelere diyecek lafım bile yok.

Bu konu ile ilgili söyleyebileceğim çok fazla iç rahatlatıcı çözüm yok. Ama zamanla insan hissizleşiyor, görmezden gelmeye başlıyorsun ve sen görmedikçe onun içinde bir zevki kalmıyor. Amacı acı çektirmek olan birinin acı görmemesi beslenmesini engeller mantığı. Sen her bildiğini okudukça kuduruyor ama evlendikten sonra onun bildiklerinin evinde çok yeri de kalmıyor. Arada hayatına müdahale etmeye çalışıyor ama muhatap olmazsan kendi kendine çalıp söylüyor.

Evli olduğun adımı seçtiysen bir sürü şeye katlanıyorsun. Kayınvalide işi biraz piyango. Bana amorti bile çıkmadı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder